24 Mart 2012 Cumartesi

DİĞER ÖNEMLİ HUSUS ve son bölüm ….Ashab-ı Kehf ( mağara arkadaşları) Nerede ?-5

Ashab-ı Kehf  ( mağara arkadaşları) Nerede ?-5


DİĞER ÖNEMLİ HUSUS ve son bölüm …. (1)







Abdurrezak Öz Hoca efendinin araştırması bu son bölümle tamamlanmaktadır. İnşallah gelecek haftadan itibaren yine belgelere dayanan açıklamaları ehil kalemlerden sunmaya devam edeceğiz. Bu seri yazılarımızdan dolayı işi tartışmaya getirmek olmadığı, Sadece kaybolan değerlerimizin Ehil kalemlerin ortaya koydukları güzellikleri ortaya koymak ve Kafalarda yer almış Kuran da Adına Sure tahsis edilmiş bu alacağımız nice ders lerin olduğu, Gerçekten de onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır.(Yusuf suresi- ayet-111) ayetinde olduğu gibi bizlerinde bu gibi önemli olduğuna inandığımız Kıssadan ders’ler çıkarılması için kısa da olsa ehil kalemlerden Bu mübarek İnsanları anlatan izahatlardan ve her zaman tartışma konusu yapılan, Ashab-ı Kehf  ( mağara arkadaşları) nın nerede vuku bulduğu üzerinde yapılan spekülasyon lardan kurtarılarak ortaya getirilmesi gerektiği için bu seri yazımızı yayına koyduk.
İnşallah bu yazı serimiz içerisinde Kesin şurada denilmeden, Kuvvetli ihtimal olmasının ötesine yer vermemeye çalışmaktayız. Kuran da ve hadisi şeriflerde nerede olduğu üzerine bir ayet nede bir hadis ile belirtilmeyen yeri bizim burada veya şuradadır demek lüksümüzün olmadığı bilinmelidir.
Burada yalnız sadece üzerinde durduğumuz genelde Kuran Tefsiri ve İslam tarihi eserlerinde yer olarak çoğunlukta Tarsus olduğu söylenmesine rağmen kimse buna kesin dememekteler. Sadece denilen mevcut delillerin yönü Tarsus olduğu üzerinedir. İleriki yazılarımız da gelecektir inşallah, Söz sahibi değerli Âlimlerimizin açıklamalarından da görüleceği gibi herkes Allah u âlem ( Allah c.c daha iyi bilir) diyerek nokta koymaktadırlar.
Biz şimdi Abdurrezak Öz hocamızın araştırma açıklamasını ayet ve fiziki tespitleri ile olan konumuzun son bölümünü okuyalım.
*
“ Ashab-ı Kehf in mağaraya gizlenmelerini anlatan ayeti-kerimeyi, Elmalı(Merhum) şöyle açıklar: 0 halde mağaraya yataklanın...” (Me’va): konaklanacak yer demektir. Aynı kelimenin şeklinde olanında: Sığınacak, iltica edilecek mekân-yer- demektir. Evine girene (Ava ila menzilihi) evine ( ava) etti. Girdi- denir.
Şu duruma göre mağaraya benzer hiçbir tarafı bulunmayan, bir yamacın yüzündeki kayanın altına mağara denemez. Böyle bir yer, aranan insanları gizleyecek bir yer olarak ta kullanılamaz.

Ayette (KEHF), mağara olarak bildirilen yerin mağara olma Vasfi bulunması lazımdır. Geniş bir mağara olmayı gerektiren diğer bir husus: Aslında Ashabı-rakim, sahih hadislerle bilindirildiği üzere yağmurdan korunmak için kayanın altına sığınan üç arkadaşın vakalarıdır. Ama rakimin bir anlamı da yazı anlamında olarak, Ashab-ı Kehf’in mağaraların azını, orada ölsünler diye zalim melik kapattırırken, iyi niyetli zat gizlice Ashab-ı Kehf’in isimlerini başlarına gelenleri bakır bir levhaya yazarak mağaranın içerisine koymuş ki, ilerde insanların bunlardan haberleri olsun diye rivayet olunuyor.
Böyle yamaçtaki bir kayanın yüzünden başka bir şey olmayan bir yere herhangi bir şey nasıl saklanacak? Baş tarafta bu ayetin açıklamasında geçtiği üzere Celaleyh sabah ve akşam için faydalanma diye tefsir etmiştir ki; ev gibi sabah akşam yatıp kalkmada kullanma, faydalanma manasındadır.

Afşin Ashab-ı Kehf in mağarası diye kesin olarak iddia ettikleri yer, yamaçta bir kayanın yüzüdür. Mağara dedikleri bu kayanın önündeki mescidi yapıyı, sonradan kemer gibi üzeri örülerek kapatılan kısmı yok kabul edin, yamaçta bir kayadan başka bir şey değildir. Böyle bir kayanın dibinde yedi kişi görülmeyecek şekilde nasıl saklanabilir.

Ashab-ı Kehf e ait mağaranın yerini tespitte, Ayeti Kerimelerin tarifinden çıkan bu şekiller en önemli belgelerdir. Bunların biri bulunmayıp, diğerleri bulunmuş olsa dahi, o yerin Ashab-ı Kehf e ait oduğu söylenemez.
Ashab-ı Kehf’e ait mağara hakkında kimi tarihçiler Amman da, kimi Şamda, kimi Endülüs’te, kimide daha başka yerde olduğunu söyleyenler olmuştur. Ancak Rum diyarında diyenler çoğunluktadır. Bu yörede de en çok Tarsus üzerinde durulmuşlardır, Kur’anın tarife noksansız uyduğu için buradaki mağara olduğu kanaatine varmışlardır.
Ayette mağara geniş bir şekilde tarif edilmiştir. Ama şu zamanda şu ülkede denilmemiştir. Bu mağarayı ne Tarsus ne Afşin nede hiçbir yer için yüzde yüz kesin olarak şuradır demek büyük hata olur.
Tarsus üzerinde bir kanaat olmak üzere durulmuş olması da, ayetlerdeki tariflerin tamamı buradaki mağarada bulunması dolayısıyla, Ashab-ı Kehf’e ait mağara burada olduğu kanaatine varmışlardır.
Ekseri müfessirlerin bu ayetlerin tarifine göre Tarsus demişler. (Buda katiyet ifade etmez) Allahın bildirdiği bir şeyi hiç kimsenin kesin olarak bilmesi mümkün değildir. Ashab-ı Kehf ile ilgili Sayın Prof. Dr. Faruk SÜMER imzasıyla yazılmış olan eserde, Efsun Afşin olarak kabul ediyor ve Afşin de bulunan bir takım tarihi bina, laht v.s’lerin bulunması da delil olarak gösteriliyor. Ashab-ı Kehf hadisesi kuranda haber verilen, mağarası da geniş bir şekil de tarif olunan bir yerdir. Mağarada aranacak olan Kur’anın tarifi bulunup bulunmadığıdır. Bunun dışında bazı eski bina, mezar, laht, kilise bulunması, Ashab-ı Kehf in yerini açıklar. “
*
Âlim, Hafız Emekli İmam hatip Abdurrezak Öz hocamızdan Allah razı olsun. Çok teşekkür ederim. Allah (c.c) razı olsun ve hizmetini daim eylesin.
Gelecek haftadan itibaren Ashab-ı Kehf  ( mağara arkadaşları) Nerede ? başlığında konumuz ehil kalemlerin çalışmaları ile  yayınına devam edecektir inşallah ….

(1) devam edecektir..

Mehmet başar  24.03.2012   mbasar71@mynet.com      05355167740

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder