31 Mart 2012 Cumartesi

Ashâb-ı Kehf’in Hayat Hikâyeleri-2 Arşiv Belgeleri Işığında Ashab-ı Kehf – 7

Ashâb-ı Kehf’in Hayat Hikâyeleri...Arşiv Belgeleri Işığında Ashab-ı Kehf – 7



“ Dakyanus’un yakınlarından veya şehrin ileri gelenlerinden Binderos (Pendros) ve Dutas (Runas) isimli iki imanlı kişi, gelecek nesillerin anlamaları için bu gençlerin isimlerini, neseplerini ve başlarından geçen olayları iki kurşun levha (Rakîm)’a yazarak bakır bir sandukanın içine koyup mağaranın içine attılar.
Daha sonra Dakyanus öldü. Ondan sonra krallar geldi geçti. Nihayet bu şehrin yerlilerinden salih bir kişi kral oldu. Bu kralın’saltanatı 68 yıl devam etti. Bu salih kral, insanların öldükten sonra cesetleri ile birlikte dirileceklerine inanıyordu. Fakat maiyetinden bazıları sadece ruhun dirileceğini iddia ediyorlardı. Bu durum halk arasında fitneye sebep oluyordu. Bu salih zat, “Ya Rab! sen bunların ihtilafını görüyorsun . Bunlara açıklayıcı bir ayet ve delil gönder de bunlar da hakkı görsünler.” diye dua ediyordu. Cenab-ı Hak, hem bu salih kulunun duasını kabul etmiş, hem de kıyamet gününün geleceğine ve dirilişin nasıl olacağına bir alamet olsun diye mezkûr gençleri uyandırdı. Aradan tam 309 yıl geçmişti. (8) Bu arada şehir halkından Ulyas (9) isimli bir sürü sahibi veya bir çoban yağmurdan koyunlarını korumak için mağaranın ağzındaki taşları yıkmış veya yıktırmıştı.

Mağarada uyuyan gençlerin bütün bu olup bitenlerden haberleri yoktu. Normal uykudan uyanmış gibi kalkıp namaza durdular. Namazlarını tamamladıktan sonra ne kadar uyuduklarını birbirlerine sormaya başladılar. Bazıları bir gün, bazıları da bir günden daha az uyuduklarını söylüyordu. İçlerinden biri de ne kadar uyuduğumuzu ancak Allah bilir diyerek meseleyi Allah’a havale etti.
Sonra erzak işlerinden mes’ul Yemliha’yı bir miktar gümüş para ile hem yiyecek alması hem de şehirdeki durumu tecessüs etmesi için şehre gönderdiler. Ayrıca tedbirli davranmasını da tenbih ettiler. (10) Gizlice şehrin kapısına kadar gelen Yemliha, başım kaldırıp kapının üstüne baktığında ehl-i imana ait bir alamet (bir rivayete göre haç) gördü. Sonra şehrin diğer giriş kapısına gitti. Aynı alameti orada da gördü. Bu şaşkınlık içinde şehre giren Yemliha, hiç tanımadığı insanlarla karşılaşınca hayreti iyice artmıştı. Kendi kendine “Vallahi dün Hz. İsa (a) nın adını zikredeni öldürüyorlardı, ama bugün halk Hz. İsa (a) nın adını hiç korkmadan anabiliyor” diyordu.
Yemliha, bir dükkâna girip alacaklarını aldıktan sonra elindeki gümüş parayı uzattı. Dükkan sahibi tarihî parayı görünce şaşırdı. Parayı komşularına da gösterdi ve Yemliha’nın bir hazine bulduğu zannına kapıldılar. Yemliha’dan hazineye kendilerini de ortak etmesini, aksi takdirde yetkililere şikâyet edeceklerini bildirdiler. Yemliha da, kendisinin mağaraya sığınanlardan olduğunu anladıklarını zannederek Dakyanus’a bildireceklerinden korkuyordu. Yemliha, her hangi bir hazine bulmadığını ve bu şehirli olduğunu iddia ediyordu. Ancak ne o kimseyi tanıyor ne de kimse onu tanıyordu. Bunun üzerine Yemliha’yı şehrin salih kimseleri (veya kralı) olan Aryus ve Tantiyus’a götürdüler. (11) Yemliha, huzuruna çıkarıldığı şahsın zalim hükümdar olmadığını görünce, hemen onu sordu. Aryus, Dakyanus’un yüzyıllar önce yaşamış bir Kral olduğunu söyleyince, Yemliha, “Şimdi anladım halkın beni neden doğrulamadığını” der ve başlarından geçen hikâyeyi şöyle anlatır: “Biz Tevhid dinine bağlı gençlerdik. Kral Dakyanus, bizi putlara ibadet etmeye ve onlara kurban kesmeye zorluyordu. Biz ise, bunu kabul etmeyerek Bencilus dağındaki bir mağaraya sığındık. Ben şimdi arkadaşlarıma yiyecek almak için geldim.” Aryus, Yemliha’yı dinledikten sonra halka döner ve “Ey Kavmim! Bu, Allah tarafından gönderilen bir ayettir ve öldükten sonra dirileceğinize en büyük bir delildir.” dedikten sonra halkla beraber mağaranın bulunduğu yere geldiler. Halkın kendilerine doğru geldiklerini gören gençler, korkularından hemen namaza durdular. Yemliha önce içeri girdi ve durumu arkadaşlarına bildirdi. Gençler, hemen daha önce yattıkları yerlere dönerek vefat ettiler.
Daha sonra içeri girmek isteyen Aryus, bakırdan bir sandukça bulur ve halkın huzurunda bunu açar. İçinden Ashâb-ı Kehf in başlarından geçen olayları, isimlerini ve neseblerini içeren iki kalay levha (Rakîm) çıkar. Bunun üzerine Aryus, mağaranın ağzını tekrar ördürür ve üzerine de bir mescit yaptırır. (12)
İşte Ashâb-ı Kehf hakkında anlatılan ve Kur’an’in özet bilgisine de uygun olan olay, bundan ibarettir. Aslında ihtilaf meselenin hikaye kısmında değildir. Bu gençlerin ne zaman yaşadıkları, mağarada kaç yıl uyudukları, kaç kişi oldukları ve hepsinden önemlisi de nerede yaşadıklarıdır. Şimdi de bu sorulara cevap arayalım. “ devam ediyor ….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder